Amerikan Psikoloji Derneği tarafından gerçekleştirilen Amerika’da Stres anketi 2010 sonuçlarına göre; kronik stres (uzun bir süre normal işleyiş yeteneğini engelleyen stres) halk arasında bir sağlık krizi haline gelmeye başlıyor.
Stres seviyesi yüksek. Amerikalıların çoğu, orta-yüksek seviye stres
yaşıyor ve yüzde 44'ü son beş yılda stres seviyelerinin arttığını bildiriyor.
Stres kaynağı olarak belirtilenler arasında, para, iş ve ekonomi hakkında
endişeler listede başı çekiyor. İş istikrarı ile ilgili korkular 2009 yılında
katılımcıların yüzde 44'ü tarafından stres kaynağı olarak belirtilirken, 2010
anketinde yüzde 49'luk rapor edilme oranıyla yükselişte.
Çocuklar da acı çekiyor. Stres, çocuklara da büyük zararlar
veriyor. Çocukların neredeyse üçte biri son bir ay içinde stresle ilişkili bir
fiziksel sağlık sorunu (baş ağrısı, karın ağrısı, uykuya dalmakta veya uykuda
kalmakta sıkıntı yaşama gibi) yaşadıklarını belirttiler. Buna ek olarak,
ebeveynler kendi streslerinin çocuklarını etkilediğinin farkında değiller.
Ebeveynlerin yüzde 69'u kendi streslerinin çocukları üzerinde çok küçük bir
etkisi olduğunu ya da hiçbir etkisi olmadığını söylerken, çocukların sadece
yüzde 14'ü ebeveynlerinin streslerinin onları rahatsız etmediğini söylüyor.
Stres, biraz veya çok kilolu olduğunu belirtmiş katılımcıların üçte biri için özel bir sorun. Anketin bulgularına göre, kilolu çocuklar normal kilodaki çocuklara göre daha fazla endişe duyuyorlar. Yale Üniversitesi, Yemek Politikaları ve Obezite için Rudd Merkezi'nde okul ve toplum girişimleri müdürü, psikolog Kathryn Henderson, PhD.’a göre; stres ve fazla kilo arasında doğru orantılı bir etkileşim söz konusu. Henderson, “Kilo alımı stresin hem sebebi hem de sonucu olabilir” diyor. Çocuklar stres altında olduklarında çok fazla yiyebilir, çok fazla uyuyabilir ve televizyon seyretmek gibi hareketsiz kaldıkları başa çıkma aktivitelerini tercih edebilirler. Sonuç olarak, alınan kilolar ve ona eşlik eden alay konusu olma ve zorbalığa maruz kalma durumları daha fazla strese sebep olabilir.
Kendine bakma bir öncelik değil. Amerikalıların sadece yüzde 40'ı sağlıklarını çok iyi veya mükemmel olarak değerlendiriyor. Ayrıca, kendilerine bakma konusunda iyi bir iş çıkarmadıklarını biliyorlar. Örneğin; yüzde 54'ü fiziksel aktivitenin çok veya aşırı önemli olduğu konusunda hemfikirken, katılımcıların sadece yüzde 27'si kendi egzersiz düzeyinden memnun. Streslerini sağlıklı yollarla kontrol etmek yerine, Amerikalılar kendilerini sağlıksız davranışlara bırakıyorlar. Yetişkinlerin neredeyse üçte biri geçen ay stres yüzünden bir öğün atladığını söylüyor. Beşte biri, stres yüzünden aşırı yediğini ya da sağlıksız besinler yediğini bildiriyor. Katılımcıların yüzde 40'tan fazlası ise stres yüzünden gece uykuya dalmakta zorlandığını belirtiyor.
İrade eksikliği bir sorun.
Amerikalılar, irade eksikliğinin, daha sağlıklı davranışlar benimsemenin
önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorlar. Katılımcıların yüzde 70'i; para,
enerji ve değişme istekleri yeterli olduğu takdirde, iradenin öğrenilebilecek
veya geliştirilebilecek bir şey olduğuna inanıyor. Henderson'a göre ise
sağlıklı davranışların oluşumunda çevresel faktörler de irade kadar önemli.
Kaynak: Clay,
R. A. (2011). Is stress getting to you.
Monitor on Psychology, 42 (1), 59-63.